Merhaba!
Ekim ayı konuğumuz Joseph Campbell ile muhabbetiniz koyulaşmaya başlamıştır umarım. Ben bu kitabı yaz döneminde okumuş olsam da, sizinle ortak bir okuma serüveni yaşamak adına ben de yeniden başladım. Bir kitabı ikinci kez okurken ilginç bir şey olur, daha önce altı çizili olmayan bazı yerleri çizdiğimi farkediyorum. Bu iyiye işaret; demek ki bazı şeylerin ben de anlam kazanması için metnin biraz demlenmesi gerekmiş.
Kitap kulübümüzdeki aylık planlamaya uygun olarak, ayın bu ikinci pazartesi günü, kitapla ilişkili olduğunu düşündüğüm bağlamı genişleten ya da temel meseleleri aydınlatan bir takım öneri listesi ile geldim bu sayıda.
O yüzden aşağıda sizin için bir kürasyon hazırladım. Ama bu kürasyonu paylaşmadan önce size konuyla ilgili bir öğrencilik anımdan bahsetmek istiyorum. Böylelikle gelecekte tartışmalarımız fazla genişlediğinde (!) “Bu ne alaka şimdi!” diye düşünmeyesiniz.
⚠️Gelecek pazartesi günü kitabı özetleyerek analiz ettiğim uzun bir sayı ileteceğim. Kitaba dair online buluşma ise yalnızca ücretli üyelere özel bir şekilde 28 Ekim Pazartesi saat 21:00’de Zoom’da olacak.
Mitoloji Konusunda Bir Öğrencilik Anısı…
Felsefe lisans bölümünün birinci senesinde zorunlu olarak almanız gereken bazı dersler var; bunlardan biri mitoloji. Dost meclisinde olmamızın samimiyetine dayarak lafı dolandırmadan direkt söyleyeceğim, mitoloji dersi alan 18 yaşındaki Dilara’nın fikri ortalama şöyleydi; “Eh, bunlar felsefe değil.”
Nitekim bana ve çok yaygın ve ortodoks bir görüşe göre felsefe zaten mitoloji bittiğinde başlayan şeydi. O yüzden mitoloji dersi almamızın asıl anlamının, neyin felsefe olmadığını anlamak olarak görüyordum. Böylelikle felsefenin ne olduğunu, ne olmadığı üzerinden anlayacaktık.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde mitoloji, sanat, klasik mantık ve sinirbilim derslerini veren hocamız aynı kişiydi; Cemil Güzey. Kendisi şahsına münhasır muazzam bir hocadır, onun derslerinden her zaman çok keyif almıştım. Cemil Hoca'dan doktorada sinirbilim ve felsefe dersi alırken bu geniş ilgi alanını birbiriyle bağlantılandırmakta zorlanıyordum. Bir insan nasıl hem mitoloji, hem mantık, hem de sinirbilimle ilgilenebilir? Çok acayip geliyordu.
Aradan 14 yıl geçtikten sonra aynı noktada duruyorum ve 18 yaşındaki Dilara’nın derinliğini anlayamadığı alt tartışmalar olduğunu görüyorum. Hatta geçenlerde içimden “Yaşlandıkça Cemil Güzey’e dönüşüyorum” diye içimden geçmişti. Tesadüf bu ya, benim bunu düşünmemden birkaç gün sonra kendisinden bir mail aldım, yazdığım yanıtta körlüğümün aydınlanmasından ona da söz ettim.
Size bu anıyı anlatmamın bir nedeni var, Campbell’ın metinlerinde aktardığı mitolojiyi bilim ve felsefe öncesi basit ilkel anlatılar olarak görmemeniz. Ben o hatayı uzun bir süre yaptım. Dahası bugün konuştuğumuz sinirbilimsel meselelerle ne şekilde ilişkilenebileceğini düşünmenizi rica ediyorum.
Bir düşünsel zihin haritası yaparsak şöyle ilerleyebilir;
İnsan neyi, nasıl deneyimliyor?
Bu deneyimler gerçekliği ne kadar yansıtıyor?
Bu gerçekliğe dair neyi, ne kadar biliyoruz?
Bilginin sınırları ve imkanı üzerine düşünümler sonrasında vardığımız pozisyonda durup bakınca, eylemlerimizi, sosyal ilişkilerimizi, değerlerimizi ve genel olarak yaşamdaki anlam arayışımızı nasıl şekillendiriyoruz?
Neden ve nasıl inanırız?
Yarattığımız dini & mitolojik anlatılar, bizim deneyimlerimizi nasıl şekillendiriyorlar? (Ya da şekillendiriyor mu?)
Eğer ki, deneyim - anlatı - deneyim şeklinde bir döngü varsa kendi yarattığımız gerçeklik balonunun içerisine sıkışmış mı haldeyiz? Eğer öyleyse, anlatıları değiştirirsek, deneyimlerimizi de değiştirebilir miyiz?
Ve yine eğer öyleyse, bu bize doğru bilginin imkanı konusunda ne söyler?
***
Bu hat, sinirbilimsel - bilişsel çalışmaları - dini & mitolojik anlatıları ve akabinde epistemolojik sorunsallaştırmaları bir arada düşünüyor. Daha doğrusu düşünmenin zorunluluğunu açığa seriyor.
28 Eylül Pazartesi saat 21:00’de yapacağımız canlı buluşmada üzerine tartışırız.
İçerik Kürasyonu: Ek Öneriler
Joseph Campbell Foundation, hem Youtube’da hem podcast’te çok kapsamlı içerikler hazırlamış. Bu içeriklerin bir çoğunda Campbell’ın kendisi de yer alıyor, onun arşivdeki videolarına rastlıyoruz. Özellikle Youtube kanalındaki soru & cevap adlı oynatma listesinde sıkça sorulan kavramları kısaca açıklıyor.
Campbell ve Mitin Gücü konusunda çok iyi bir belgesel serisi var, adı The Power of Myth. Bu belgesel serisine de Youtube’da ulaşabilirsiniz. İlk bölümünü aşağıya ekledim.
Çoğu Hollywood filminin yapısal çözümlemesinin Campbell’in analizine uygunluğunu ele alan bir yazı var: okumak için
Campbell’ın analizine dair iyi bir eleştiri: okumak için tıkla
Başka iyi bir eleştiri: The "hero's journey" isn't as universal as you think - Big Think
Campbell ile bağlantılı ünlü başka bir yazar ise Mircea Eliade. Kendisi dinsel inançlar ve düşünceler tarihi konusunda dünya çağında tanınmış bir araştırmacı. Onun bu alandaki üç ciltlik kitap serisi gerçekten çok iyi bir çalışma. Mutlaka edinmenizi tavsiye ederim.
Ayrıca yine Mircea Eliade’ın Arayış başlıklı kitabı da, Campbell’ın çalışmasını destekler nitelikte.
Campbell’ın çalışmaları psikoloji ve psikanalizle de ilişkilendirilebilir. Örneğin Otto Rank’ın Kahramanın Doğuş Miti adlı kitabı bu alanda bilinen çalışmalardan biri.
Bir de Carl Gustav Jung meselesi var… Ama oraya hiç girmesek mi diye düşünmüyor değilim! :) Yine de okuduğum için Campbell’ın argümanları ile bağlantılı olduğunu açık bir şekilde görebildiğim üç kitabınını bu listeye ekliyorum: 1) İnsan ve Sembolleri, 2) Dört Arketip, 3) (ortak yazar) Science of Mythology.
Benden şimdilik bu kadar. Sizin bana önerileriniz olursa Sohbet Odası’nda buluşalım. Bugün bir göz attım da, beyaz gül sembolü üzerine ilginç bir tartışma dönmüş. Sohbet Odası’ndaki nitelikli ortam pek hoş, var olun!
Sevgiler,
Dilara
Youtube videolarının Türkçe altyazısı yok sanırım?